Sığınak: Aile ve Çevrenin Doğal Olmayan Tarihi
Esin Şekerci
Terry Tempest Williams’ın Refuge: An Unnatural History of Family and Place [Sığınak: Aile ve Çevrenin Doğal Olmayan Tarihi] (1991) adlı eseri, doğa ile insan hayatının güçlü bağını dile getirir. Bu kurgu-dışı kitapta doğa tüm canlılar için gerçek sığınaktır. Eserde, doğaya karşı yapılan tahribatın, insan ve doğa sağlığı için geriye dönüşü olmayan sonuçlar doğurduğu belirtilir. Eserde, doğaya yapılan saygısızlıkların ve yanlış uygulamaların doğanın sağlığına ve insan sağlığına yıkıcı etkisi Williams’ın yaşamından kesitlerle anlatılmaktadır. Williams eserinde Utah, Salt Lake’te bulunan Bear River Göçmen Kuşlar Sığınağı ve insan yaşamını ilişkilendirerek her ikisinin de ortak süreçler izlediğini ifade eder. Williams şöyle der: ”Kuşlar ve ben aynı doğa tarihini paylaşıyoruz” (21).
Eser, yıllar boyu Nevada test bölgesinde yapılan atom bombası testlerinin sonucunda atmosfere karışan radyoaktif maddelerin insan vücudunda biriktiğini, Williams’ın yaşadığı bölge olan Utah’ta kanser hastalığının yaygınlaştığını anlatmaktadır. Yerüstünde ve daha sonra yeraltında yapılan nükleer testler yüzlerce kilometre ötesini etkilemiş, doğanın bozulan dengesi sebebiyle Williams’ın yaşadığı bölgedeki göçmen kuşların yaşam alanları da yok olmuştur. Eserde Williams, bölgede artan kanser hastalığının başlıca sebebi olarak Utah bölgesinde yaşıyor olmayı gösterir. Bölgede yaşayan insanlar hiç bilmeden yıllarca zararlı radyoaktif maddelere maruz kalmıştır.
Williams, annesinin kanser hastalığına yakalanışını ve bölgeyi kullanan göçmen kuşların yok oluşunu birlikte ele alır. Annesi Williams’a şöyle demiştir: ”Onlara anlat, ben çağlayanın arkasındaki kuşların yuvasıyım” (61). Eserde Büyük Tuz Gölü, hem göçmen kuşların hem de Williams’ın sığınağıdır, dolayısıyla Williams doğaya olan bağlılığını her defasında dile getirir: ”Bizim tarihimiz, yaşadığımız bu topraklarla bağlantılıdır” (14) der.
Eserde ele alınan önemli konu ölüm ve yokoluştur. Williams, annesinin kanser hastalığını, tedavi sürecini ve ölümünü anlatırken, bölgenin kanserini, göçmen kuşların evsiz kalışını ve ölümünü de anlamaktadır. Kanser hastalığı, doğal olmayan, insan merkezli uygulamalar sonucu yayılmıştır. Göçmen kuşların sığınaklarının yok oluşu da insan merkezli uygulamaların sonucu olarak gelişmiştir. Sel baskınlarıyla Büyük Tuz Gölü’nün su seviyesi sürekli artarak kuşların habitatları yokolmuştur. Kısacası, insan dahil doğadaki tüm canlılar sağlıklarını yitirmişlerdir.
Eserde insan bedeni ve doğanın bedeni birbiri ile bütünleşmiş şekilde ele alınmıştır. Doğa kadınlar ile bağdaşlaştırılmış, doğum olayı da doğanın döngüsüne benzetilmiştir. Ekofeminizmin penceresinden bakıldığında, doğanın ve insanın bütünlüğü esastır; bunlardan biri tehlikeye girdiğinde, diğeri de tehlike altında demektir. Williams, ”Ben, çölüm. Ben, dağlarım. Ben, Büyük Tuz Gölü’yüm” (29) ifadesiyle, doğa ile yakın bağını göstermiştir.
Williams, kuşları cennet ve dünya arasında bir köprü oluşturan cevherler olarak betimler. ”Karabatak kuşunun gözü, zümrüttür. Kartalın gözü, amberdir. Dalgıç kuşunun gözü, yakuttur. Çeltik kargasının gözü, safirdir. Dört kıymetli taş, cennet ve dünya arasında aracı olan kuşların zihinlerini yansıtır” (95). Williams, Bear River’a gelen farklı türdeki kuşlar ve bu kuşların ilgi çekici özelliklerini tasvir ederken, tehdit altındaki kuşlara ve insanlara eşit önem vererek esasen yanlış hükümet politikalarını eleştirmektedir.
Sonuç olarak, kitapta anlatıldığı üzere, doğaya verilen zarar döngüsel olarak doğayı, canlıları ve insanları yok etmektedir. İnsanın doğayı değiştirme üzerindeki gücü her geçen gün artmakta, toplumda doğa değersizleştirilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki doğa insanoğlunun gerçek sığınağıdır. Bu sığınağı yok etmek, insan neslinin de yok oluşunu beraberinde getirecektir. İnsan ve doğa birbiri ile saygı içinde yaşamını sürdürmelidir. Williams’ın şu sözü önemlidir: ”Bizim görevimiz, insanları çevrelerine duyarlı hale getirmektir” (44). Bizlere düşen görev de, Williams’ın toplumların doğa ile barış içinde yaşamayı öğrenmesi mesajını en güçlü şekilde yaymaktır.
Kaynakça:
Terry Tempest Williams. Refuge: An Unnatural History of Family and Place. New York: Pantheon Books,1991.